Yaşadığımız coğrafya insanın kendini Müslüman olarak tanımlarken düştüğü veya düşürüldüğü anlayışın ne denli bu sıfattan yani "Müslüman" (Fussulet-33) sıfatından (Rabbimizin bizlere verdiği tek sıfat) uzak ve bihaber olduğu gerçeğidir.
Sokaktaki coğrafyamız insanından herhangi birisine "sen müslümanmısın"? sorusunu yönelttiğiniz zaman bu soruyu sorduğunuzdan dolayı mutlaka sert bir tepki alırsınız. Çünkü bu ülkede, islamın hiç bir emirini yerine getirmese dahi bir insanın müslüman bir coğrafyada yaşaması, annesinin ve babasının kendisini müslüman olarak tanımlaması ve bunlardan daha ilginç ifadelerden birisi ise "galu bela "dan beri kendisinin müslüman olduğunu göğsünü kabartarak söylemesi o kişi için müslüman olması için yeterli bir tanımlama olduğu kanaatindedir.. Bu diyaloğu renklendirmek ve daha da ilginç hale getirmek için "ben şu tarihten sonra müslüman oldum" dediğiniz zaman, size anlamsız anlamsız hayretle bakar. Ayrıca bu ifadelere şunu ada eklediğiniz de "ben şimdiki gibi müslüman olmadan evvelde namazlı abdestli birisiydim". Bu sefer muhatabın gözleri daha da bir hayretle ve sinirli sinirli bakar ve dalga geçtiğimizi sanır.
Coğrafyamız insanının durumu yukarıdaki örnekte olduğu gibi maalesef bu ve buna benzer bir görünüm sergilemektedir. Müslüman olmayı sadece sözlü bir kaç kelimeye ( ki zaten o bir kaç kelimede bilinçli kullanmıyor) indirgenmesi vakanın ne kadar vahim olduğunu gösteriyor.
Toplumu bu kadar cehalet girdabına acaba kim sokuyor? acaba bu insanlar neden kendilerine rahmet olacak tevhidi manada islama yani yaratılışa/fıtrata uygun dönüşme girişimleri içerisine yönelmiyor/yöneltilmiyor? Neden tüm sinirleri alınmış, kulaklarına ağırlık gözlerine perde çekilmiş bir konumdalar? Neden ateşi aşırı yükselmiş ve bu nedenle sayıklayan ve gördüğü garip garip rüyalardan halüsinasyon gören hasta gibiler? Evet neden? neden boğuyor şeytani tuzaklar insanımızı? neden kulaklarına perde gerilmiş hak sözlere neden? Neden geleneksel atalar dininin menkıbeleri/masalları manyetik engelleyiciler gibi doğru sözleri insanların anlamasını engelliyor? Neden "galu bela" (evet dediler) sözünü çarpıtarak anlıyor/anlatılıyor? "Ben sizin Rabbiniz değilmiyim ?" (elesti bi Rabbikum Araf-172) ilahi buyruğunun genlerine yazıldığını ve bu yazgıya insanların Rablerinin Allah (cc) olduğuna onay vererek şahit olduğu halde bu teslimiyeti unutarak ve hatırladıktan sonra (o şuura ulaştıktan sonra) ben şimdi müslüman oldum teslimiyeti göstermeyerek fucur yolunau tercih ettiğini veya devşirildiğini?
Nedeni gayet basit; İnsanımız sadece müslümancılık rolü oynuyor/oynatılıyor. Hani her türlü hayâsızlığı yapmaktan çekinmeyen bazı Tv/dizi oyuncuların bu hayâsızlığı "ben profesyonelim, her türlü! rolü rahatlıkla oynarım" pişkinliğine yattığı gibi halkımızda böyle bir pişkinlik mi gösteriyor?
Burada şunu da eklemek gerekir ki kendine bile dürüst olmayan bir insanın başkalarına da dürüst olması beklenmez. İnsanlar hatadan/günahtan uzak değillerdir. Elbette Yüce Allah (cc) tüm günahları affedeceğini belirtiyor. (Zümer-53) Ancak insan bu arada kendine dürüst davranarak günahlarıyla yüzleşmesi özellikle yaptığı büyük günahların farkında olması ve bu günahtan dönmesi zik-zak çizmeden ve o günaha bir daha yönelmemesi gerekir. Ayrıca büyük günahlara yönelinmemesi durumunda küçük günahların bağışlanabileceği müjdelenmektedir. (Necm-32)Ancak kendine bile dürüst olmayan bir insanın kendine bile dürüst davranmama tavrı değişmedikçe Hakka yönelmesi mümkün değildir. Aynen Ebu Cehiller ve Ebu Lehebler gibi.
Yukarıdaki tespitlerden yola çıkarak; " o zaman, müslüman kimdir?" ya da "kim müslüman değildir?" sorusuna cevap olarak, yine bu müslüman sıfatına layık olan şahsiyetler ile bu sıfata layık olmayanlar için biricik ilahi reçeteyi/rehberi, insanlara rahmet olarak ve merhameti gereği ikram eden Yüce Rabbimizden öğrenelim;
İlk olarak Müslüman olmanın ilk şartlarından ve olmazsa olmazlardan birisi olan tevhit ilkesi gereği tağutların (Allah'ın (cc) buyruklarını kısmide olsa alenen çiğneyen, değiştirenler ve bunu uygulayanlar. Bu tağutlar Allahın dinini dünyalık değerler için kullanan bugünkü abdestli AKP iktidarı/tağutu olmak üzere mevcut tağuti sistem ki bu tağuti sistem halkı partilere ayırarak birbirine düşman eden Allah'ın helal kıldığını haram, haram kıldığını helal kılarak uyguluyor. Ayrıca bu sistemden izin ve icazetli, sözüm ona İslami grupların bu daveti/çalışmayı çeşitli program ve kitap basarak bundan nemalananlar ve buna ses çıkarmayarak buna destek verenler de abdestli tağuttur.) ve (Nisa-60) Allah'tan (cc) başka ilahların ve Rablerin reddidir. (Isra-22 v.d.)
Bu bağlamda anlamamız gereken en önemli nokta ise reddedilmesi elzem, ilahların ve tağutların kim olduğu ve insanları nasıl bir bataklığa sürükleyerek kuşattıklarının farkındalığının olmasıdır.
Çevremizde Allah'ın (cc) sıfatlarına göre (tevhid) insan hayatını konumlandırmayan ve yukarıda değinilen her kişi veya gruplar bu tanımlamanın içinde olduğu unutulmamalıdır. Bu noktadan sonra kişi ve gruplar kendi konumunu belirlemek, yaratıcımızın tek ilah olduğunun bilincine varmak ve daha sonra kim olduğumuzu bilmek, yaratıcımıza kayıtsız şartsız teslimiyet gerekir. Bu imani sözleşmeden/akitten sonra mü'minlerin özeliği olan şu eylemlere/amellere, Mü'min olmanın gereği ve sonucunun bileşenleri olan düşüncede söylemde ve eylemde yerine getirilmesi istenmektedir. Zira Mü'min olmanın olmazsa olmaz bileşenleridir, düşüncede söylemde ve eylemde bütünlük ve tutarlılık.
Allah'tan başka ilah olmadığına ve onun Meleklerine, Peygamberine, kitaplarına ve ahret gününe iman ederler (Bakara-286)
Yalnız Allah'a kulluk edip, ancak ondan medet umarlar. (1/5) Birbirlerinin kardeşleridirler(49/10)
Allah'tan korkup sakınırlar. (3/102,6/29,38/11,64/16,39/23) Allah için sabrederler (25/75)
Allah'ı her şeyin üstünde tutarlar. (24/37,2/165,3/173) Nefislerine göre hareket etmezler (12/53)
Allah'ın sınırlarını korurlar. (9/112) Hatalarında direnmez arınmaya çalışırlar. (8/108,3/135)
Güç ve imkânlara değil, yalnız Allah'a güvenirler. (2/249,3/173,12/67,29/59,9/129)
Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmazlar. (24/55) Temiz akıl (sağduyu) sahipleridirler. (38/9,18 2/269,13/19)
Allah'tan başkasından korkmazlar. (33/39) Ahreti, dünyaya tercih ederler (4/74)
Kesin olarak iman etmişlerdir. (2/4,) Hz. Peygamberi örnek almışlardır. (33/21)
Allah'a gönülden teslim olmuşlardır. (6/162,12/23,75,2/20,128,19/58) Alçak gönüllüdürler. (22/34)
Asıl hedefleri Allah'ın rızasıdır. (3/162,174 ,92/18-21,2/207). Atalarına körü körüne uymazlar (43/23)
Kuran'a kuvvetle bağlıdırlar. (2/121,7/170,3/179,33/34) Namaza titizlik gösterirler. (8/3,23/2,9)
Daima Allah'ı anarlar. (3/191,13/28,24/37,7/205) Gayba iman etmişlerdir.(2/3,36/11,)
Allah karşısında acizliklerini bilirler. (7/23,7/188,6/50).Hakkı söylemekten çekinmezler (15/94)
Sadece Allah'ı ve inananları dost edinirler. (5/55,56). Çoğunluğa değil Hakka uyarlar. (6/116)
Allah anılınca yürekleri titrer.(39/23) Kuran ayetleri imanlarını artırır (8/2,38/23,17/109,19/58)
Birbirlerine danışırlar. (42/38) Tüm güçleriyle Allah adına mücadele ederler. (49/15)
Dini gece gündüz anlatırlar. (71/5) Zulümden ve öldürülmekten korkmazlar. (3/157,158, 4/74)
Birbirilerine düşkündürler. (71/28,59/10) Allah yolunda gevşeklik göstermezler. (3/146)
Kararlı ve cesur davranırlar. ( 10/71,8/89), Güçlü kişilik gösterirler. (16/120)
Emanete hıyanet etmezler (3/175,23/8,72/30) Mü'min leri kendilerine tercih ederler. (59/9)
Verdikleri sözde dururlar. (13/20,23/8, 16/91) İsraf ve cimrilik etmezler. (25/67)
Gelirlerinde, fakirler için mutlaka bir pay vardır. (76/8,51/19,70/24,25, 92/5, 3/134)
İman etmeyenlerin gösterişli yaşantılarına özenmezler. (18/28, 9/55,85)
Boş şeylerden yüz çevirirler. (25/72, 36/55, 23/3) Şahitlikleri dosdoğrudur. (70/33,)
İffetli davranırlar. (23/5, 70/29,66/12,) Suçlulara arka çıkmazlar. (4/105, 9/114)
Allah'ın istediği şekilde evlenirler. (2/221, 24/3,26 5/5) Dinde aşırılığa kaçmazlar. (2/143.5/66)
Şeytanın etkisine girmezler. (7/201, 15/40, 16/98.) Ebeveynlerine iyi davranırlar. (17/23,31/14,15)
Gelecek endişesi taşımaz Allah yolunda gerektiği gibi harcama yaparlar. (2/268)
Baskı ve zulüm görürler. (36/18, 26/49,14/6) Zorluklara katlanırlar. (3/146,195 8/34)
Zenginlik ve mevkiden etkilenmezler. (22/41) Şeytanı ve yandaşlarını düşman edinirler. (35/6, 4/101)
Allah'tan bağışlanma dilerler. (2/286,3/16,17,135,147,193, 59/10, 71/28) Allah'a ve Peygamberine savaş açma olarak nitelenen faizi almazlar. (2/274-279)(Alıntı)
Güzel blog teşekkürler :)
YanıtlaSilMy Blog - www.ztk3.com
tağutu tekfir ettim ELLAHA îman ettim
YanıtlaSilİLAN EDİYORUM ki şeytana itaat eden herkes haddi aştığı için tağuttur ve TÜM HADDİ AŞANLAR KÂFİRDİR yalan söyleyen haddi aştığı için tağuttur kâfirdir zina eden haddi aştığı için tağuttur kâfirdir hırsızlık eden faiz yiyen haddi aştığı için tağut ve kâfirdir içkiden kumardan dikili taşlardan/putlardan sakınmayan herkes haddi aştığı için tağut ve kâfir olmuştur kısaca şeytana itaat eden herkes haddi aşmış tağut ve kâfir olmuştur başta şeytan olmak üzere ona tabi olan tüm HADDİ AŞANLARI TEKFİR EDİP REDDETTİM HEPSİNE LA DEDİM ve
elimi dilimi bütün azalarımı sadece TEK RABBİM/TEK EFENDİM OLAN ELLAHIN EMRİNE vererek İLLELLAH sadece ELLAH DEDİM önce ELLAHIN İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERLE HÜKÜM vermeyen. tüm putlara şeytan dahil tüm tağutlara tüm bel'amlara LA sonra ILLELLAH işte islama giriş kapısının anahtarı budur dileyen bu anahtarla kapıyı açar islama/selamete girer dileyende ilk ve ebedî düşmanı şeytana itaat eder onunla beraber ebedî ateşe girer
TEK RABBİM TEK EFENDİM BUYURUYOR
ELLAHım kovulmuşşeytandan
SANA
sığınırım dinde zorlama yoktur doğruluk eğrilikten iyice ayrılmıştır artık kim tağutu/haddi aşanı tekfir eder ve ELLAHA îman ederse kopması mümkün olmayan sapasağlam kulpa tutunmuş olur ELLAH İşitendir bilendir baqara 256
evet RABBİMİZİN EMRETTİĞİ GİBİ KOPMASI MÜMKÜN OLMAYAN SAPASAĞLAM KULPA TUTUNMAK İÇİN ÖNCE HADDİ AŞANLARI TEKFİR ETMEK VE ELLAHA/ONUN ÂYETLERİNE İNANMAK ŞARTTIR
ancak
ne yazıkki kendilerine selefi diyen bel'amlarda dahil olmak üzere din adına konuşanlar tağutu haddi aşan mahluk olarak tanımlamalarına rağmen sadece ELLAHIN İNDİRDİĞİYLE HÜKÜM vermeyen yöneticileri reddetmeyen onlara itaat edenler kâfir olur demişler fakat ilk ap açık düşmanımız olan şeytana itaat edeni onun emirlerini reddetmeyeni tekfir etmemişler ve böylece haddi aşarak şeytanı reddetmeyeni tekfir etmedikleri için kendileride kâfir olmuşlar halbuki şeytanda ELLAHIN İNDİRDİĞİYLE HÜKÜM vermediği için şeytanda haddi aşmış yani tağut olmuştur şeytana itaat edende ONUN hükmünü ELLAHA Ortak koşmuş ve haddi aşıp kâfir olmuşturki RABBİM nahl sûresi 99,100. AYETİNDE bunu açıkça beyan etmiştir RABBİMİZ düşmanımız şeytanın gücünün inanan ve yanlız RABBİNE Dayananlar üzerinde olmadığını onun gücünün ancak onu dost edinen ve onu ŞİRK koşanlar üzerinde olduğunu SÖYLÜYOR
hiç şüphesiz RABBİMİZ DOĞRUYU SÖYLER ONUN SÖZÜNÜ ANCAK kâfirler inkâr eder onlara ebedî cehennem yeter
kim şeytana itaat şirk değil dese BU AYETİ VE BUNA BENZER AYETLERİ İNKÂR edip kâfir olmuştur ve bütün yaptıkları boştur alemlerin TEK EFENDİSİ OLAN ELLAH tan başkasına ins cin vede şeytana itaati reddedip sadece TEK EFENDİSİ OLAN ELLAHA şeriksiz itaat ederek müslüman olmadıkça varacağı yer ebedi ateştir
Allah sana ve senin gibi tekfirde tugyanlasmis haddi aşmış haricilere hidayet versin amin
Sil